Tasarım alanının çevresi yapı kalitesi bakımından düşük seviyede olmakla birlikte ölçek bakımından İstanbul’un kimliğini oluşturan dinamik ve düzensiz yapılaşmanın bir parçasıdır. Bu düzensiz ve dinamik yapılaşma iyi tasarlandığında, küçük dokunuşlarla, burada yaşayan ve kenti kullanan diğer insanların da mutlu olabileceği bir seviyeye çıkarılabilir.
Yeni konut projelerinde, kentsel dönüşümlerde olduğu gibi başka bir yer olmaya çalışmayan bölgenin kendi karakterinden yola çıkan bir tasarım yolu izlenmiştir. Bu anlamda mevcut sitenin yapılaşma karakteri de sorgulama konusu olmuştur. Bugün ülkenin herhangi bir yerinde sözkonusu konut bloğunun ve sitesinin benzerine rastlanabilir ve hatta aynı bloktan yapılmış bile olabilir. Fakat yan sokakta herhangi bir parseldeki binanın; konumundan ve yapılaşma koşullarından dolayı her ne kadar benzerleri olsa da mutlaka kendine has bir varoluş biçimi vardır.
Tasarımın temel ilkesi bölgenin kentsel ölçeğini mümkün olduğunca değiştirmeden mevcutta yüksek olan emsal değerini adanın iç bölgesinde çözerek, adanın batısında ve güneyindeki çeperlerde dokuya uyumlu ve görece az katlı yapılaşma oluşturarak bir iç denge oluşturmaktır