Boztepe, Ordu kentinin fiziksel yapısında en baskın öğe olarak, kentlilerin ve kenti kullanan ziyaretçilerin belleklerinde önemli bir yer tutar. Deniz seviyesinden 529 mt yükseklikteki bu alan ve çevresi, kente olan yakın mesafesi ve sunulan ulaşım olanaklarıyla erişilebilir, görülebilir ve kentlinin günlük yaşamında her an hissedilebilirdir. Eski kent çekirdeğinin kuzey sahil kesiminden başlayıp Boztepe’nin eteklerine kadar çıkan yerleşim dokusu tipik bir sahil kenti dokusu örneğidir. Doğu Karadeniz yerleşimlerinde kent nüfusunun baskın olarak yaşadığı bölgeler de tıpkı bu yerleşimler gibi coğrafyanın el verdiği, görece yerleşime daha uygun olan sahil kesimleridir. Günümüzde bir turizm getirisi olarak bakılan, kırsal nüfusun geçmişte yazlık olarak kısıtlı düzlüklerde ihtiyaçlarını karşıladığı yaylalar ise denize paralel olarak uzanan yükseltilerin arasında, ormanlık alanların yarattığı boşluklarda varlığını sürdürmektedir. Yayla yerleşimleri geleneksel yapım tekniklerinin kullanıldığı, ihtiyaçlara asgari düzeyde çok akılcı çözümlerle yanıt veren ve genelde bir ailenin kullandığı tekil konutlardan oluşur.
Boztepe için önerilen yaklaşım, tam da yukarıda bahsedilen doğanın ve insanın birlikteliğinden ortaya çıkan geleneksel yayla yerleşimlerinden öğrenilen prensiplerin günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden yorumlanması ve güncel bir dille proje ortamına aktarılmasıdır.
Bölgeyi yalnızca bir turist destinasyonu olarak ele alıp yorumlamak yerine, kentli ve kent kullanıcısı (city-user) olan ziyaretçilerin karma biçimde kullanımını artırmak tasarımın ana hedeflerindendir. Kentli için bir kez gidilen ve sonrasında yalnızca orada duran bir simge olmasından öte bu alanın kentli tarafından kullanımını özendiren periyodik etkinliklerin (aylık, yıllık) düzenlenmesi “Boztepe’ye çıkmak” eylemini bir boş zaman aktivitesinden, turistlere yönelik bir eylemden; bir rutine, belli bir amaca yönelik, olağandan farklı bir eyleme dönüştürebilir. Kenti kullanan ziyaretçiler için ise Boztepe, yeşil (orman, bitki örtüsü) ve mavinin (deniz, gökyüzü) bir arada deneyimlenebileceği doğal bir yerleşkedir. Bu deneyimi daha uzun sürelere yaymak, doğanın ritmine uymak, kentin hızından bir süreliğine uzaklaşmak için tepenin ardı (kuzey-batı), kente hem yakın hem de uzak olabilen özgün bir lokasyondur.